Dedem hayatımdaki pek çok ilke imzasını atmıştır. İlk kol
saatimi o almıştı bana. Zeytinli’de başladığım ilkokul 1. sınıfta teneffüste
oynarken annem bahçenin köşesinden bana seslenmiş ve dedemin bana gönderdiği
saati koluma takmıştı. Siyah, plastik, elektronik bir kol saatiydi. İlk kol
saatimdi. O yaşta sahip olduğum az sayıda özel eşyadan biriydi. O saati çok
sevmemden dolayı sanırım akrep ve yelkovanlı saati okumayı öğrenmem çok geç oldu..
Unutamadığım anılarımdan biri de yine ilkokuldayken şubat tatilinde gittiğimiz Balıkesir’deki
dedemin evinde, dedemin beni sabah erkenden uyandırması, pencerenin önüne
götürmesi ve daha önce hiç görmediğim bir mucizeyi bana göstermesiydi. Her
taraf kar kaplıydı. Evlerin çatıları, kaldırımlar, yollar..Hayatımda ilk kez
kar görüyordum. Coşkulu ve şaşkındım. Dedemin kucağında pencereden karı
izlemiştik birlikte.. Her salep içişimde de yine onu hatırlarım. Soğuk ve
yağmurlu bir kış günü Edremit’ten Balıkesir’e gidiyorduk birlikte. Otobüs
garajında otobüs saatini beklememiz gerekiyordu. Garajdaki kahvelerden birine
girmiş, bana ve kendine salep söylemişti. Daha önce hiç salep içmemiştim. İlk
salep içmenin mükafatını dilim yanarak ödemiştim. Ve tüm bu güzel anıların
sonrasında hayatımdaki en acı ilk tecrübeyi yine o yaşattı bana. İlk ölüm
acısını…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder